Deprem olduktan sonra çocukların belki de hayatlarında ilk kez yaşadıkları bu olayı merak etmeleri doğaldır. Çocuklarınıza depremi ve deprem sonrası kayıpları anlatmak için aşağıdaki bilgileri kullanabilirsiniz.

 

Depremler, dünya yüzeyinin sallanması, fay hattı denilen bazı noktalarda gelişen çökmelerden oluşan ani gelişen bir doğa olayıdır.  Aslında depremler üzerinde yürüdüğümüz, yaşadığımız yeryüzünün altındaki tabakalarda gerçekleşen doğal bir olaydır. Her yıl farklı şiddette çok sayıda deprem dünyayı sallamaktadır. Depremler genellikle kısa sürmelerine rağmen geniş alanlarda hissedilebilirler. Bilim insanları bu konuda çalışsa da depremler önceden kesin olarak tahmin edilemez.

Deprem olacağını önceden kesin olarak tahmin etmek mümkün değildir. Fakat bazı yerleşim yerleri deprem için daha risklidir. Bu tıpkı bazı mevsimlerin daha soğuk olması ve o mevsimlerde hastalanma riskimizin daha fazla olması gibidir. Örneğin kışın hepimiz daha çok hasta oluyoruz. Fakat kış bile olsa gerekli önlemleri alarak hastalıklardan korunabiliyoruz. Deprem de böyledir, öncesinde bazı önlemler alarak depremin bizi üzen etkilerinden korunabiliriz. Fakat ne kadar çok önlem alırsak alalım deprem sonucunda da üzücü olaylar, yaralanmalar ve kayıplar yaşayabiliriz.

 

Depremin olumsuz sonuçlardan belki de en yıkıcı olanları insanların hayatını kaybetmesidir. Deprem ani ve önlenemez bir olay olduğu için yaşadığımız kayıplar da ani ve beklenmediktir. Kaybımız bu şekilde ani olsa da çocuğa bunula ilgili bilgi verilmesi süreç açısından önemlidir. Çocuklar gelişim dönemlerine göre farklılık gösterse de somut bir anlatımla olayları daha iyi kavrarlar. Ölümü bir uyku, yolculuk veya göklerden izlemek gibi kavramlarla nitelemek yerine ölümün ne bizim ne de hayatını kaybeden kişinin elinde olan bir durum olmadığı, geri dönüşsüz olduğu ve bundan sonraki hayatımıza kaybettiğimiz kişi olmadan devam edeceğimiz mesajları verilmelidir. Aileler çocuklarına dini değerleri ile bağlantılı açıklamalarda bulunmak isteyebilirler ancak bu durumda çocuğun bu konudaki bilgi birikimi de önemlidir. Çocuğun görece soyut karakteristiği daha fazla olan dini konuları anlama ve kavrama ile ilgili gelişimsel kapasiteye sahip olup olmadığı, bu konularda daha önce bir bilgisi olup olmadığı, bu konuda bilgi veren kişinin bilgi dağarcığının yeterli olup olmadığı gibi konular önemlidir.

Eğer çocuğun ölümle ilgili önceden bir tecrübesi varsa (başka bir kayıp, evcil hayvanın kaybı gibi) bunun üzerinden örneklendirilerek anlatılabilir. Eğer yoksa doğadaki tüm canlılarda aynı sürecin işlediği kışın yapraklarını döken ağaçlardan veya kurumuş ağaçlardan örnek verilerek anlatılabilir. Ölümle ilgili bilgi verildikten sonra anlatıldıktan sonra çocuğa bu konuda merak ettiği bir şey olup olmadığı anlatılabilir. Anlatan yetişkin bilmediği konularda bilmediğini açıkça söyleyebilir. 

Bu bilgilendirmeler ertelenmemelidir. Mümkünse mevcut en yakın kişi, değilse en yakın çevreden başlayarak görece sakin kalabilen bir kişi bilgilendirmeyi yapabilir. Sessiz, sakin bir yerde anlayabileceği bir dil kullanarak yapılan bilgilendirmeden sonra anlamadığı hususları sorması için fırsat verilmelidir. Bundan sonra çocuklar dışarı çıkmak oyun oynamak TV izlemek isteyebilir. Soyut bir kavram olan ölümü anlamlandırmak çocuklar için zor olduğundan bu tepkiler normaldir. Süreçte çocuk yeni sorular sorabilir, bu da olayı unutamadığı anlamına gelmez, süreci daha farklı anlamlandırabildiği anlamına gelir. Ölümle ilgili çocuklarda somut ama zaman zaman eksik olan bir anlayış vardır. En sonda sormak istediklerini sorma imkanı verilince sorulan sorulara somut cevaplar vermek önemlidir. Öldükten sonra insanların nefes almadığı, hissetmedikleri, bizleri duyamadıkları veya göremedikleri gibi konular çocukların sorması halinde anlatılabilir.